fışkırmak — den 1) Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak Suya en başköşeyi ayırmalarının nedeni de iyi suyun, hemen hemen memleketimizin dört bucağından fışkırmasıdır. S. Birsel 2) Bitkiler toplu hâlde, gür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fışkırma — is. 1) Fışkırmak işi 2) gök b. Güneş yüzeyinden uzaya sıcak gaz kütlelerinin fırlaması … Çağatay Osmanlı Sözlük
feverân — (A.) [ نارﻮﻓ ] 1. fışkırma. 2. kaynama. ♦ feverân etmek fışkırmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
çüşkürmak — atse etmek, fışkırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şartlamak — su akarken çağlamak, fışkırmak, su çok seslenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
koguşlanmak — su fışkırmak II, 268 koh;aşmak birlikte gevşemek, II, 350bkz:kogşaşmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
pürkürmek — bulutlanmak, bürünmek; püskürmek, fışkırmak. I I, 170, 171 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yuşulmak — eli işe yatkın olmak, II I, 53 akıp dökülmek, fışkırmak II, 128; III, 79, 102bkz: i şilmek, yişilmek, yuşılmak, yüşilmek, yüşıilmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ERŞ — Fesat, niza, ihtilaf, rüşvet. * Fışkırmak. * Tırmalamak. * Fık: Yaralanan veya kesilen bir uzuvdan dolayı verilmesi lâzım gelen diyet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FEVERÂN — Maddi ve manevi kaynayıp fışkırmak. * Köpürmek. * Coşmak. * Kokunun etrafa yayılması. * Depreşmek. * Şiddet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEBEAN — Kaynayıp yerden çıkmak. Pınar suyunun çıkışı. Fışkırmak.(Demek ki şu enharın nebeanları, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iş değildir. Belki pek hârika bir surette Fâtır ı Zülcelâl onları sırf hazine i gaybdan akıttırıyor. S … Yeni Lügat Türkçe Sözlük